Mimarlık_Üzerine_Deneme_Yazıları

16 Mart 2010 Salı

kısa notlar IV: tarih yazarı ve psikanalist...

Tarih yazarı sıklıkla psikanalist ile karşılaştırılır. Psikanalist, koltuğuna uzanmış hastasının bastırılmış, unutulmuş anılarına geri dönerek hastalığın oluşmasını sağlayan travma anını tersine çevirir. Hastayı gündelik hayat ile uyumsuzluğa düşüren, onu anormalleştiren mutsuz anı psikanalizin elinde mutlu bir ana dönüşür. Hasta tedavi edilir. Tarih yazarının da psikanalist ile aynı işi yaptığı kabul edilir. Tarihçi de gündelik hayat ile uyuşmayan, toplumu saplantıya, nevroza hatta psikoza (en çok bilinen örneği olan şizofreniye) sürükleyen, bastırılmış anılara geri döner. O anıları tarihin tozlu raflarından bulup çıkartır, bozulmuş olanı onarır[1], Yanlış anlamayı/bilineni düzeltir ve toplumu huzursuzluğundan kurtarır[2].


[1] Onarıcı tarih metinleri(tanyeli)
[2] Meslek jargonunda kabaca “belge fetişizmi” olarak adlandırılan durum akla gelebilecek ilk örnektir. Tarihçi huzursuzluğun kaynağı için öyle bir belge bulup ortaya çıkaracaktır ki, bu belge aslında gerçeği tüm çıplaklığı ile gösterecek ve sorunu ortadan kaldıracaktır. 

Hiç yorum yok: