Tarih yazımının başladığı an tarihselliğin farkına varıldığı andır. Artık tarih ile geçmiş arasında bir fark olduğu kabul edilir. Bu fark sayesinde geçmiş, üzerine konuşulabilir hale gelir. Bu olanağı sağlayan tarih metnidir. Tarih (metni), tarihçinin masasında yazdığı ve kurguladığı geçmiştir.
Tarihçinin dolaşıma soktuğu ürün (metin), farklı güç ilişkileri ağında anlamlandırılır. Tarihçinin kurgusu mutlak veya verili değildir. Bu ilişki ağları metnin anlamını defalarca bozar, dağıtır ve toplar. Bu ağ içinde dolaşıma giren metnin anlamını sabitlemek, yani geçmişi dolaysızca ve saydam bir şekilde temsil ettiği varsayılan ürünün/tarih metninin nicelik olarak sayısını azaltmak, arzusunda olan disiplin edici söylemlerin/iktidarın çokluğu sabitlenmek istenen anlamın sayısını çoğaltır. Bu niceliksel artış ürünü aşkınlaşmak yerine dünyevileştirir.
İktidar tek ve bütün bir gövde değil; akış halinde farklı ve tekil pratiklerin yan yana gelmesi, bağlanması, çakışması ve hiyerarşik olarak sıralanmasıdır. Eğer geçmiş, az çok bu olumsal pratiklerin kesişmesi olarak anlaşılıyorsa, tek bir pratiğin sonucu bu pratiklere katılan aktörlerin amacına indirgenemez. Sistemdeki aktörler duruma ayrı ayrı katkı yaparlar. Örneğin; ortaya çıkan bütünü biz milliyetçilik olarak adlandırırız. Ama unutulmaması gereken milliyetçiliğin de farklı güç ilişkileri ile yan yana gelerek başka güç ilişkilerini oluşturduğudur. Vurgusu milliyetçilik ile başlayan ve bir tür sorun çözücü olarak işlev gören tarih yazımın yerine kaynağa/köke hiç indirgenmeyen bir anlatı yazılabilir.
Passion for transit design? This job could be for you
-
Following our previous look at an opening for a Design/Build Faculty at the
Yestermorrow Design/Build School, we are using this week’s edition of our Job ...
2 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder